Geleneksel ve Tamamlayıcı

Geleneksel ve Tamamlayıcı

“Geleneksel ve Tamamlayıcı Tıp: İki Dünya Arasında Köprü”

Geleneksel ve tamamlayıcı tıp (GTT), çağlar boyunca farklı kültürlerde gelişen ve doğal tedavi yöntemlerini içeren bir tıp yaklaşımıdır. Modern tıp uygulamalarının yanı sıra geleneksel ve tamamlayıcı tıp yöntemlerinin de giderek daha fazla kabul gördüğü günümüzde, bu iki tıp anlayışının bir araya gelmesi sağlık alanında yeni bir perspektif sunmaktadır.

Geleneksel ve Tamamlayıcı Tıpın Temel İlkeleri:

  • Bütüncül Yaklaşım: GTT, beden, zihin ve ruhun bir bütün olarak ele alındığı bir yaklaşım benimser. Hastalıkların sadece fiziksel belirtilerle değil, duygusal, ruhsal ve çevresel faktörlerle de ilişkilendirildiği düşünülür.
  • Doğal Tedavi Yöntemleri: GTT’de, bitkisel ilaçlar, akupunktur, yoga, masaj, aromaterapi gibi doğal tedavi yöntemleri kullanılır. Bu yöntemler, vücudun kendi iyileşme mekanizmalarını harekete geçirmeye ve sağlığı desteklemeye yöneliktir.
  • Hastalığın Önlenmesi ve İyileştirilmesi: GTT, hastalıkların önlenmesine ve iyileştirilmesine odaklanır. Beslenme alışkanlıkları, yaşam tarzı değişiklikleri ve stres yönetimi gibi faktörler, hastalıkların ortaya çıkmasını engellemeye ve sağlığın korunmasına katkıda bulunabilir.

Akupunktur nedir?

Geleneksel Çin tıbbına göre; vücudunuzdaki yollardan (meridyenler) aktığına inanılan enerjiveya yaşam gücü akışını dengelemeyi sağlayan bir tekniktir. Akupunkturda uzmanlaşmış kişiler,bu meridyenler boyunca belirli noktalara iğneler sokarak enerji akışınızı yeniden dengelemeyeçalışır. Buna karşılık, batılı uzmanlar akupunktur noktalarını, sinirleri, kasları ve bağ dokusunu uyaracak yerler olarak görmektedir.

Akupunktur nasıl etki gösterir? Geleneksel Çin tıbbı, sağlığın “qi” (ki) olarak bilinen yaşam kuvvetiyle “yin” ve “yang” ıntamamlayıcı uçlarının dengesinin bir sonucu olduğunu savunur. Buna göre hastalık güçlerindengesizliğinin bir sonucudur. Qi’nin insan vücudundaki yollardan (meridyenlerden) geçtiğisöylenir. Bu meridyenler ve enerji akışlarına vücuttaki 350 akupunktur noktasından erişilebilir.
İğnelerin bu noktalara uygun kombinasyonlarla yerleştirilmesinin enerji akışını uygun dengeyegetirdiği söylenir.Batılı uzmanlara göre ise akupunktur noktaları, sinirlerin, kasların ve bağdokularının uyarılabildiği yerler olarak görülür. İğneyle uyarma işlemi, kan akışını arttırırken aynı
zamanda vücutta ağrı giderici olarak çalışan endorfin maddesinin üretimini arttırır.

Akupunktur Çeşitleri Nelerdir?

Vücut akupunkturu
Vücut üzerindeki pek çok noktaya işlem yapılabilmektedir. Sırt, baş, boyun kol, bacak, el veayaklar üzerine uygulanabilmektedir. Yapılan işlem ile vücut üzerindeki sinirler uyarılır veburada oluşan sinyaller beyne iletilir. Beyin tarafından algılanan sinyaller değerlendirilir ve ilgiliorgana cevap ulaştırılır. Amaç, ilgili bölgelerde enerji dengesini sağlamaktır.
Kulak akupunkturu
Akupunktur felsefesinde, kulak en önemli bölgedir ve vücudun aynasıdır. Kulak üzerinde herorgana ait bir akupunktur noktası bulunmaktadır. Bu yüzden akupunktur tedavisinde vücut ile birlikte ya da tek başına kulaktaki akupunktur noktaları kullanılır

Akupunktur hamilelik süresinde kullanılabilir mi? Evet, kullanılabilir

Akupunktur tedavisinde bilimsel kanıtların desteklediği hastalıklar
• Alerjik rinit
• Osteoartrit
• Yüksek ve düşük tansiyon
• İnsomnia (uykusuzluk)
• Adet ağrıları
• Baş ağrısı ve migren
• Adet öncesi sendrom (PMS)
• İnme
• Burkulmalar ve bazı travmalar
• Kemoterapinin neden olduğu bulantı ve kusma
• Peptik ülser de dahil olmak üzere bazı mide rahatsızlıkları
• Yüz ağrısı
• Sabah bulantıları
• Romatoid artrit
• Siyatik
• Fibromiyalji

Akupunkturun faydaları nelerdir?

  • İlaçsız olarak ağrının giderilmesine yardımcı olur.
    • Ağrı kesici ilaçlar ile birlikte uygulandığında ağrısız geçen süreyi uzatır.
    • Akut ve kronik hastalıkların tedavisine ek destek sağlar ve iyileşmeyi hızlandırır.
    • Hastalıklara karşı korunmada ve bağışıklığın artmasında etkilidir.
    • Hastaların zihinsel olarak kendilerini daha iyi hissetmelerini sağlar.
    • Kilo vermeye yardımcı olabilir.

Akupunktur tedavisinde tedavi aralıkları ne şekilde yapılır ? Bu hastanın durumuna ve tedaviye verdiği yanıta göre değişmektedir. Tedavi seansları, her gün,gün aşırı, haftada iki ve haftada bir kez olarak sürdürülür. Hastadaki düzelmeye paralel olarak tedavilerin arası açılabilir. Bunu akupunktur uzmanı değerlendirip, kararlaştırmalıdır.

Hasta ne kadar kısa zamanda kendini daha iyi hisseder? İyileşmenin hızı, hastalığın cinsi, şiddeti ve hastanın durumuna bağlı olarak çok farklılık gösterir.
Bazı hastalar ilk tedaviyle değişiklik hissederken, bazıları yedi – on seans sonra fark edebilirler.

Akupunkturun zararı ya da zararlı yan etkileri olabilir mi ? Her tedavinin olduğu gibi akupunkturun da yan etkileri olabilmektedir. Ancak bu yan etkiler ciddi yan etkiler değildir.Diğer pek çok tedaviye göre akupunktur yan etkisi çok az olan etkili bir yöntemdir.

Ozon Tedavisi

 

Covid 19 salgınından sonra hem hastalık anında, hem hastalıktan sonra ki dönemde sıkça adını duymaya başladığımız bir tedavi yöntemi : ozon tedavisi

OZON NEDİR? Ozon üç oksijen atomundan oluşan gaz halinde bir moleküldür. Oksijen molekülünün (O2) kararlı haline karşın, ozon (O3), kararsız bir moleküldür. Ozon gazını Alman kimyacı Christian Friedrich Schönbein 1839 yılında keşfetmiştir. Keşfinden sonraki ilk yıllarda dezenfeksiyon amacıyla kullanılmıştır. 1860 yılında Monako şehrinin su arıtma tesislerinde dezenfeksiyon amacıyla ozon kullanılmaya başlanmıştır. Ozonun bu dezenfekte edici etkisi güçlü okside edici özelliğinden kaynaklanmaktadır. Sadece virüs ve bakterileri öldürmekle kalmaz tüm mikroorganizmalar ve toksinlerini de okside edebilir.
Ozon oda sıcaklığında renksiz, karakteristik kokusu olan bir gazdır (fırtınalı havalardan sonra, yüksek yerlerde veya deniz kıyısında hissedilir). İsmi Yunanca “koklamak” manasına gelen ozein’den gelir. Çok güçlü okside ve etkili dezenfekte etme özelliği sayesinde, halen dünya çapında içme suyu sağlayan arıtma tesislerinde yaygın olarak kullanılır.

OZONUN VÜCUDUMUZDAKİ YARARLI ETKİLERİ NELERDİR ?

  • Bakteri, virüs ve mantarların yok edilmesi
  • Dolaşımın artırılması
  • Oksijen metabolizmasının uyarılması
  • Bağışıklık sisteminin etkinleştirilmesi
  • Laktik asit üretimini azaltarak kasların gevşemesi
  • Kronik yorgunluk ve çevresel hastalıkları tedavi eder.
  • Bağışıklık sistemini uyarır ve iyileşmeyi hızlandırır.
  • Oksijen artışı doğal bir detoksifikasyon süreçi sağlayarak toksinlerin vucuttan atılmasını sağlar.
  • Beyin fonksiyonlarını düzenler ve hafızayı güçlendirir.
  • Bulaşıcı hastalıklarıda koruyucu ve tedavi edici olarak görev yapar.
    Kalp atım düzensizliklerini tedavi eder.
  • Dejeneratif hastalıkları engeller ve normale dönmelerini sağlar.
  • Oto-immün hastalıkları ortadan kaldırır.
  • Serbest radikalleri temizler ( antioksidan etki).
  • Eklem ağrılarını ve kas rahatsızlıklarını iyileştirir.
  • Hormon ve enzim üretimininin normalleşmesine katkıda bulunur.
  • Beyin fonksiyonlarını ve hafızayı kuvvetlendirir.

OZON HANGİ HASTALIKLARDA KULLANILMAKTADIR ?

Kronik Yorgunluk Sendromunda

Detoks (Toksinlerden Arınma)

Anti-aging ( geriye yaşlanma ) , yeniden canlanma

Kas, Eklem ve Romatizmal Hastalıklarda
Osteoartit
Romatoid artrit
Anksilozan Spondilit
Alerji ve Alerjik Astım
Diyabet (Şeker Hastalığı
Bağırsak Hastalıklarında
Stresle Mücadelede Ozon Terapi
Cilt bakımı ve güzelliği, vucudun sıkılaştırarak forma girmesi, diri bir görünüm kazanması

Ağrı Tedavisinde
Fibromiyalji
Bel ve boyun fıtıklarında
Diz- omuz ağrılarında

OZON TERAPİ UYGULAMA YOLLARI
Major Otohemoterapi / Kan ozonu
Kas İçi Uygulama
Rektal insuflasyon
Vajinal insuflasyon
Ozol kulak insuflasyonu
Ozol nazal insuflasyon
Torbalama
İntraartiküler = Eklem içi uygulama
Cilt altı ve cilt lezyon içi uygulama
Transdermal Ozonterapi
İntradiskal ozonterapi

OZON TEDAVİSİ NE SIKLIKLA UYGULANIR. Kişinin hastalığına göre değişen bir durumdur. Ortalama en az 10 seans yapılmalıdır. Rutin bir tedavi algoritması yoktur. Genellikle haftada 2 seans ile başlanır , daha sonra ayda 1 seans ile devam edilir.

AĞRI TEDAVİLERİNDE KULLANIM ALANLARI. Bel , boyun fıtıklarında disk içi, miyofasyal ağrılarda kas içi, omuz ve diz ağrılarında eklem içi ozon güvenle kullanımı  uygundur ve başarı oranı yüksektir. Tek başına veya kombine tedavi olarak uygulanabilinir.

 

Proloterapi

Sözlük olarak proloterapi tedavi; bedenimizde ki hasarlı dokuların tekrar yeniden canlandırılması, tazelenmesi böylelikle kas iskelet sistemi ağrı şikâyetlerinin tedavisi demektir.

Proloterapi zayıflamış, aşınmış, yıpranmış, hasarlanmış, gevşemiş ve gücünü kaybetmiş tendon, ligament ve eklemlere proliferatif (hücre ve doku yenileyici) ve irritan (tahriş edici) solüsyonların (dekstroz veya mannitol; her ikisi de doğal şekerden elde edilmiştir) enjeksiyonu ile bu dokularda proliferasyon (yenilenme, çoğalma) oluşturarak bu dokuların yenilenmesini ve eski gücüne kavuşmasını sağlayan bir tedavi yöntemidir.

Proloterapi ağrı kesici değil tedavi edici bir yöntemdir.

PROLOTERAPİ HANGİ HASTALIKLARIN TEDAVİSİNDE KULLANILIR?

  • Artroz (Eklem kireçlenmeleri, aşınma ve eskimeler)
  • Bel, boyun ve sırt ağrıları (Fıtık, kireçlenme, operasyon sonrası)
  • Diz ağrıları (Kondromalazi, kireçlenme, menisküs, bağ hasarı)
  • Baş ağrıları
  • Donuk omuz
  • Tenisçi ve golfçü dirseği
  • Topuk dikeni ve plantar fasit
  • Koksidinia (Kuyruk sokumu ağrısı)
  • İmpingement sendromu
  • Tendinit  (Tendon ve ligamentlerde iyileşmeyen kronik ağrılar)
  • Ayak bileği, el bileği burkulmaları sonrası geçmeyen ağrılar

PROLOTERAPİ KAÇ SEANS UYGULANMAKTADIR

Kaç seans yapılacağını hastanın ve hastalığının durumu belirler ve birçok faktöre bağlıdır. Hastanın yaşı, kilosu ve hastalığın süresi, hasarın büyüklüğü ve derecesi, diyabet, hipotiroidi, metabolik sendrom, obezite, sigara ve alkol kullanımı gibi ilave problemlerin olması iyileşme süresini uzatır. Çoğu hasta için 4-6 seans yeterlidir, bazı hastalar 1-2 seansta anlamlı düzelmeler gösterirken bazı hastalarda sonuç almak için 8-10 seanslık uygulamalar gerekebilir.

PROLOTERAPİ HANGİ ARALIKLARLA YAPILMAKTADIR VE SEANS SÜRESİ NE KADARDIR? Enjeksiyonlar 3-4 haftada bir yapılmaktadır. Ancak doktorunuz tedavinin seyrine göre bu süreyi 2 haftaya kadar kısaltabilir ya da 6-8 haftaya kadar uzatabilir. Süre tedavi sürecinde belirlenir.

PROLOTERAPİDE ENJEKSİYONLAR AĞRILI MIDIR? Hastaların  enjeksiyonlar  sırasında  hissettikleriağrı  hastanın  tamamen  ağrı  eşiğiyle  alakalıdır. Enjeksiyonların  ağrısından  dolayı  tedaviyi  yarım  bırakan  hasta  çok  nadir  olmaktadır.

PROLOTERAPİDEN SONRA AĞRIM OLACAK MI? ENJEKSİYONLARDAN SONRA DİNLENMELİ MİYİM? Proloterapiden  sonra  imkanınız  varsa  ilk  3gün  dinlenin. Böyle  bir  imkanınız  yoksa  kendinizi  zorlamadan  günlük  işlerinize  devam  edebilirsiniz. Enjeksiyonlardan  sonra  tedavi  yapılan  bölgeye  ilk  3  gün  34  saatte  bir  15-20  dakika  sıcak  su  torbalarıyla  sıcak  uygulama  yapmanız  tedaviden  göreceğinizfaydayı  artıracaktır.

PROLOTERAPİ İLE BAŞARI ORANI NEDİR? Hasta sabırlı olup doktorunun da tavsiyelerine uyduğu takdirde başarı oranı %70-90 dir. Bu başarı oranı bel fıtığı, diz kireçlenmesi vs. gibi kronik, tedavisi zor ve ağır hastalıklar göz önüne alındığında oldukça iyi sayılır.

PROLOTERAPİNİN YAN ETKİLERİ NELERDİR?Proloterapide  sık  görülen  yan  etkiler  enjeksiyon  bölgesinde ağrının  artması (aslında beklediğimiz ve istediğimiz bir durumdur), morluk, şişlik, sertlik, grip  benzeri semptomlar, baş ağrısı  gibidir. Bu  yan  etkilerin  hastaya  bir  zararı  yoktur  ve  zamanla kendiliğinden  geçer.
Ciddi  yan  etkiler  ise  çok  nadiren  görülür. 

PROLOTERAPİDE İYİLEŞME SÜRECİ NASILDIR? Proloterapide  iyileşme  süreci  hastanın  ve  hastalığın durumuna  göre  değişir. İyileşme  sürecini  etkileyen  faktörler;   hastanın  yaşı, kilosu, ek  hastalığının  olup olmaması (Diyabet , hipotiroidi vs.) ,alkol-sigara  kullanımı, hastalığın  kronikliği-süresi, hastalığının  ağırlığı, hastanın  vücudunun  iyileştirme  kapasitesi, tedavi  yapılan eklemin  büyüklüğü, tedavi  yapılan  eklemin  yük  taşıyıp  taşımaması  gibidir.İlk  seans  uygulandıktan  ortalama  3 hafta  sonra  klinik  düzelme  görülmeye başlanır.Bazı  hastalarda  yukarıda  bahsettiğimiz  nedenlerden  dolayı  birkaç  seans  uygulandıktan  sonra  iyileşme  görülmeye  başlanabilir.Proloterapide  bazı hastalarda  ilk  seanslarda  ağrılarda  zaman  zaman  artma  ve  azalma  periotları  görülebilir,  endişelenecek  bir  durum  yoktur.Tedavide  başarılı  olunduğu  taktirde ( Başarı  oranı  %70-80’dir)  ilerleyen  seanslarda  ağrılar  hızla  azalacaktır.

PRP Nedir?

PRP kısaltmasının açılımı İngilizce ‘Platelet Rich Plasma’ Türkçe çevirisiyle trombositten zenginleştirilmiş kan plazmasıdır. Tıpta farklı alanlarda kullanımı olan PRP, doku rejenerasyonu yani yenilenmesi çerçevesinde estetik dermatoloji, algoloji( ağrı ) ortopedi ve diş cerrahisi alanlarında sıkça başvurulan bir teknik olmuştur. FDA onaylı bir tedavi yöntemidir. Trombositten zengin plazma PRP (PLATELET RİCH PLASMA ) tedavi edilmek istenen bölgelere enjekte edilir.Bu sayede bu bölgenin hücrelerini aktive eden growth faktör (iyileştirici tamir edici) salgı sayesinde kök hücre göçü oluşur. Yeni gelen hücreler kollejen sentezini arttırarak dokunun iyileşmesini sağlar.

PRP Nasıl Elde Edilir? Nasıl Uygulanır? İnsan kanının bir milimetresinde ortalama olarak 150.000-300.000 arası trombosit bulunur. Kan kimyasının diğer bileşenlerinin santrifüj işlemiyle izole edilmesi sonucu elde edilen trombosit yönünden zengin, sıvıya PRP adı verilir. PRP uygulaması ise bu serumun kişiye çeşitli yöntemlerle geri verilmesi işlemidir. Bu tedavi uygulamasında kişinin kanı bu işlem için özel hazırlanmış tüp içerisine alınır. Santrifüj adı verilen işlemin uygulanması takiben trombosit yönünden zenginleştirilmiş plazma elde edilir. Bu plazma kanın alındığı kişiye tekrardan istenilen bölgeye enjekte edilir.

NERELERDE KULLANILIR

⦁Saç dökülmesini önlemek
⦁ Saçların daha sağlıklı uzamasını sağlar

⦁ Yüz gençleştirmek amacıyla,
⦁ İnce ve derin çizgiler
⦁Cilt lekeleri
⦁ Çatlaklar (stria)
⦁Ciltte sıkılığın kaybolması gibi cilt problemlerini ve yaşlanma belirtilerini çözümleyebilir.
⦁ Omuz eklemi (Rotator cuff) yaralanmaları
⦁ Tenisçi dirseği (Lateral Epikondilit)
⦁ Topuk Dikeni(Epin Calcanei)
⦁ Kas Problemleri(Kas yırtıklatı,zorlanmalar vs.)
⦁ Dejeneratif diz hastalıkları(diz,kalça,omuz,ayak bileği kireçlenmelerinde)
⦁ Achilles tendon yaralanmaları
⦁ Menisküs yırtıkları
⦁ Myofasial ağrılar (kulunç ağrısı olarak bildiğimiz kas gerginliklerinde)
⦁ Kronik Bel ağrıları

PRP’nin Etkisi Ne Kadar Süre Devam Eder? Bu tedavi ile elde edilen gözle görülür gençleşme etkisi; kişiden kişiye cilt yapısına bağlı olarak değişebilmekle beraber 8 – 12 ay arası sürebilmektedir. Bu noktada cildin doğal yaşlanma sürecini de göz önünde bulundurmak gerekir. Yapılan PRP tedavisinin etkisini tamamen kaybetmesi gibi bir durum söz konusu değildir. Ancak cildin doğal yaşlanma sürecinin sürekli olarak devam ettiğini unutmamak gerekir.
Bu bahsedilen etki PRP’nin cilt gençleştirme çerçevesindeki etkisidir. Yara izi, akne izi, akne skarı tedavisinde diğer tedavilerle kombine edilerek uygulanan PRP kalıcı etki göstermektedir.

PRP NE SIKLIKLA TEKRAR EDİLMELİ ? Cilt amaçlı PRP uygulaması yirmi günde bir olmak üzere 3-4 kez tekrarlanır. Daha sonra yılda bir kez tekrarlamak yeterlidir.Ortopedik problemlerin tedavisinde prp yaklaşık 10 -15gün ara ile 3-10 seans arasında tekrar edilmesi uygundur.

PRP Tedavisinin Yan Etkisi Var mıdır? Uzman doktorlarca doğru prosedürlerle uygulanan PRP tedavisinin herhangi bir yan etkisi olmadığı bilinmektedir. PRP’nin kişinin kendi kanından elde edilmesi dolayısıyla alerji riski taşımaz. Uygulama sonrası bölgede hafif kızarıklıklar ve morluklar görülmesi normaldir.

PRP Kimlere Uygulanmamalıdır? PRP uygulaması yaptırmadan önce uzman doktorunuz tarafından bu konuda gerekli tetkikler ve analizler yapılır. Uygulamaya uygun olup olmadığınızı doktorunuzca belirlenecektir. Genel bilgi vermek adına; PRP tedavisinin aşağıdaki durumlarda uygulanmasının tavsiye edilmediğini belirtebiliriz.
– Pıhtılaşma bozukluğu olan kişilerde
– Kan sulandırma etkisi olan ilaç kullanan kişilerde
-Kanama bozukluğu olan kişilere
– Karaciğer hastalığı olan
-Trombosit sayısı çok düşük olan
kişilerde PRP tedavisi uygulanması tavsiye edilmez.

PRP Tedavisi Sonrası Kişi Sosyal Hayatına Ne Zaman Dönebilir?
PRP tedavisi öğle arası prosedürü olarak nitelendirilen uygulamalardandır. Yani PRP uygulaması sonrası anında normal hayata dönülebilir.

Çalışma Grupları

Rejyonel Anestezi

Omurga

Kronikleşen Ağrı

Nöromodülasyon

Geleneksel ve Tamamlayıcı

Palyatif Bakım

Evde Sağlık

Rejeneratif Tıp

Kanser Ağrısı

© 2024 Anadolu Ağrı Derneği | Tüm Hakları Saklıdır. Web Tasarım